expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

21 Haziran 2010 Pazartesi

kronos

İplerini göremiyorum. Nerenden nereye bağlısın, hangi elinle tutunuyorsun, sabretmek hangi kasını güçlendirdi, mideni mi büyüttü, gülüşünü mü daralttı. Nerden su içiyorsun. Neden yanında birilerini istiyorsun. Düzenli olarak düşünce bağışı yaparak mı hayatta kalıyorsun? Hareket etmeden yaşayamıyoruz ve bunu çok sık unutuyorum. Plan yapamadığın tek yer rüyaların ve düşünmemen gerektiğini düşündüysen, o sıra uyumuyorsun. Ses düşünceden sonra gelir ve sese dönüşmüş düşünceler , düşünülmüştür. Seninle yaşayan her şey senden bir adım önde. Düşünmemesi gerektiği aklına gelmeyenlerin hafif derileri vardır ve diğerlerinin, içine düşmemek için gözlerini büyütmeleri gereken kara delikleri. Yaşayabilmek, organlarını kullandığın sürece zordur, düşünceler hücreler kadardır ve tek hücrelinin bile bir düşüncesi vardır. Serinlemek istiyorsan, düşüncenin içine düşmelisin. Aklına gelenlerin filmini çekmelisin. Teker teker geliyorlar. Zihnimizin yatağında hiç durmadan sevişen tavşanların çocukları. Hiçbirini dalından koparmamalısın. Hepsinin toprakla çarpıştığı ana tanık olmalısın. Yumuşamalarını, kokuşmalarını, karışmalarını izlemelisin. Çünkü izlendiğinde hareket edemeyen tek şey düşüncedir. İstenmediğini anladığında arsızca üreyen tek şey onun çocuklarıdır ve çocuklarını yemeye cesaret edebilen ilk tanrı Kronostur. Sahi, Kronos mutlu mudur?

10 Haziran 2010 Perşembe

sinek

sinek ne düşünür? koskoca oda dururken, neden aynı yerde dolanıp durur? sahi, sinek ne sanar?