expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

26 Nisan 2015 Pazar

çengel bulmaca

benzeyen bir şey -aynı iç terazi-
sebebi belirsiz bir ılıklık -tanışıklık-
alabildiğine anlamsız bir yetme - sahip olmak istemek-
abartılı bir anlayış, şefkat -alışılmak istemek-
manasız bir hoş görme -kaybetmek istememek-
lüzumsuz bir fedakarlık -korkaklık-
bakmak, seyretmek -dinlenmek-



24 Nisan 2015 Cuma

çevirip çevirip sadece bunu dinleyelim.
sonra da bir şey kendiliğinden olsun.

16 Nisan 2015 Perşembe

incecik kemik elleri var. avuçlarının içi her zaman sıcak olur. kendisi çok üşür.
bugün uzun zaman sonra aydınlık görüyorum yüzünü.
gözleri yuvalarında rahat, nemli, sağlıklı görünüyor.

dört saat geçiyor, masaya on iki bardak uğruyor.
on iki bardağın ardından sokak üşütmüyor.

gece oldu. aşağı yukarı aynı yaşlardayız.
aşağı yukarı aynı yerlerde yaşıyoruz.
sokağa çıkınca yollarımızı ayırmıyoruz. kısa süre kimin evine bırakılan kimin bırakan taraf olacağını konuşuyoruz. cinsiyet eşitliği halinde yaş farkı kararı veriyor, evine yollanıyoruz.
demir kapının dışında evine girmesini beklerken yanıma bir kurt köpeği yaklaşıyor.
yanıma sokulan köpeği görünce eli kapı kolunda bir süre duraksıyor.
"sen korkarsın şimdi, nasıl gideceksin?" diyor.
"biz beraber gideriz, beni kollar" çıkıyor ağzımdan.

sokak çok boş.
tırnaklı ayakları kaldırıma sürtündükçe arkamdan gelmeye devam ettiğini anlıyorum.
korkudan aynı kaldırımda yürümediğim bir hayvana yakın durmak, dokunmak, kafasını sevmek istiyorum.
elimle dizime vurup daha da yakınıma çağırıyorum, hemen cevap veriyor.
artık yan yana yürüyoruz.
yolda bir başka köpek görüyor. peşinden gidiyor.
sokak ortasında durup ağlıyorum.
arkasından sesleniyorum.
biraz çabalıyorum.
tam arkamı dönüp giderken geri dönüyor.
eve kadar yürüyoruz.
yolda acaba eve alsam beraber yatar mıyız diye düşünüyorum.
vazgeçiyorum.
bu sahneyi sanki bir filmden hatırlıyorum.
sarhoşken hayvanlarla dostluk kuran bir karakteri hatırlatıyor.
tavus kuşlarını kucaklayıp eve götürürken sarhoş muydu?
bir şeyi kucaklayıp eve götürme hareketi çocuklukla delilik arasında bir noktada duruyor sanki ama bu isteği o an için çok seviyorum.

kapının önüne geliyoruz.
kafasını, yüzünü, burnunu, ağzını seviyorum. sarılıyorum.
mutfağa koşup buzluktaki karidesi çıkarıyorum.
beğenmiyor. peynir veriyorum.
kapının önüne yatmış beni bekliyor.
burayı evi yaptı zannediyorum.
bir köpeğim oldu zannediyorum.
geri gelmemek üzere bir korkum silinip gitti zannediyorum.
kendimin sarhoş halini unutuyorum.

sabah oluyor.
uyanınca cama koşuyorum.
kapının önü boş.
sokağa çıkıyorum.
yürüdüğüm yolun karşısından dört köpek geliyor.
öbür kaldırıma geçiyorum.
bazı şeyler kısa sürüyor.

3 Nisan 2015 Cuma

gereğinden fazla uzamış bir dal gibi hissediyorum.


herkes bir süreliğine haklı olmuştu

herkes bir süreliğine haklı olmuştu.

tam olarak nerede haklı olduğumu hatırlamak için o sokaktan geçiyordum. kaldırımdaki taburelere sığdığımız bir akşamı hatırlamak üzere, o vakit oturduğumuz yere yakın durmaya çalışıyordum geçerken.

tahmin edemediğim bir his kalmış o günden. haksızlığına uğradığımı hatırladım ve eve döndüğümde aklıma bu düştü:

herkes bir süreliğine haklı olmuştu.