expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

15 Eylül 2011 Perşembe

ah anlık

parmaklarını kuma gömmekte biraz porno var. rendelenmiş taşın arasında dil renginde bir et. dokunmanın azizliğinden falan bahsetmiycem, korkulmasın. biriken tükürükler çaktırmadan yutulmasın. sadece muzur bir şarkı çalıyor ve şarkıyı ayağıma getiren adamla neler yapabilirdik onu düşünüyorum. aynı harflere bakarak, aynı kadrajda, aynı boyalarla, araya ten rengi sokmadan, beyinlerimizle sürtünerek, neler boşalırdık. kimsenin para ödemeyeceği laflar havaya savurup, konuştukça dolardık, tespitle doyardık, üretmek demiyorum bilhassa, üretilene para ödüyorlar, kimse benim içimden dışıma koyduğum şeye ki onun adı rahatlamadır, para ödemeye kalkmasın. gözümüz çakardı, hevesten ağzımın kururdu, kalkar beraber mutfağa giderdik, cık cıklardık, hayran kalırdık. ah hayranlık. anlık. geldin mi gitmiyorsun.

4 Eylül 2011 Pazar

herkes

arada herkese olur dedi. lafının peşine herkes geldi, koltuk altından kaldırdı, uçtu uçtu kuş uçtu,aldı götürdü, kafasını musluğun altına tuttu, serinletti, dindirdi. öyle ya arada herkes çürürdü, herkesin göğsü ağrırdı. tekin üstüne üç damla herkes dökersin, kafan kopmuş olsa da, dedik ya arada herkesin kopar.
herkesin herkesi aynı mıdır? herkesin dört köşesi eşit dediler mi?
sen kardeşi misin? bugün gözlerin neden bulanık, sulu, ağzından kahkaha kaçtı, gözün akacak gülerken, elin boyalı, yeşile mi boyadın o duvarı, hadi canım.
saç, sakal her yan. kaç tane herkesin suratı aynı?
parmağının altında tel ayağının altında az daha kalını, tellere basıyor adam. sakalı olan daha mı uzun yaşar? yağda bir şey kızartan sırf senmişsiniz gibi. siz kaç kişisiniz?