expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

16 Mayıs 2012 Çarşamba

korkunun ertelenebilirliği üzerine yazacak olsam ne zamana ertelediğinizi bilemeyeceğiniz bir korkudan bahsederdim. birşeyi kendinizin bile bilmediği bir yere saklayacak kadar becerikli geldiyseniz dünyaya, kolay ve zor kavramları, üzerinize aynı kapının kapandığı insanlarla aynı olamayacak. bir siz onların hayretine düşecekseniz, bir onlar sizin. hayretlerinizin derinliği de bir olmayacak. yabancı hissetmeye devam, alışmamaya inat edeceksiniz. sizin onlarda sıfatlarınız olacak, onların hayatları kolaylaşacak, tanıyıp rahatlayacaklar, siz biriyle tanışmanın süreli bir eylem olmadığında ısrar ederken omuzlarınızdaki ağrının sebebine meraklanacaksınız. safça. kocaman açılan gözler herkesi görecek, incelmiş deriniz her şeyi  hissedecek, kulağınız kaptığını sormadan etmeden aklınıza yatıya getirecek, her gece kalabalık uyuyacaksınız. her sabah herkes uyurken sokağa çıkacaksınız. sokak sizi başka kalabalıklara götürecek. uyanıklığın kalabalığını gözünüz bir yerden ısıracak, günün gecesini hatırlayacaksınız. aklınızla bir türlü başbaşa kalamamanın sıkıntısını hissetmemeye başlayacaksınız, öyle ki  başbaşa olduğunuz zamanların farkına gün bittikten sonra varacaksınız. o yüzden sabah olduğunda yanından kalkıp kalabalığa gitmek istemediğiniz bir adam başbaşalığın mümkün olan tek hali gibi gelecek, o yüzden kendi başınızdan vazgeçip başkalarının başıyla kalmak isteyeceksiniz. sonrasında, benzeyeceksiniz. benzeyince rahatlık gelecek. tuhaf hissetmeyeceksiniz. başkalarına verecek sıfatlarınız birikecek. iki görüşmeden sonra insanlar tanıdık gelecek. gece güne gün geceye bağlanmayacak, her gün ayrı bir gün olacak. dün olanın bugünde önemi olmayacak. suratınızdaki sırıtmadan memnun olacaksınız. size samimi diyecekler. sıfatınızla gurur duyacaksınız. artık güler yüzlüsünüz. alıştığınız kalabalıkları canınız çekecek. bir adamla, bir odada, bir kapının arkasında, bir kare gemi üzerinde, göz kapaklarınızın sesini duyarken. sıkılacaksınız. sıkılmadığınız tek zaman sıkıldığınız tek zamana dönüşecek. artık sakladıklarınızın yerini bilmemek sizi rahatsız etmeyecek. eski korkular kimseye lazım olmayacak.

13 Mayıs 2012 Pazar

Keza, masa başını seçti. Bazı coğrafyalar kendi evindeki mutsuzlukları, komşudaki mutluluğa yeğ tutuyordu. Masaya konulan mutluluğun ağırlığına göre mutsuzluklar hafif kalıyordu, misal gözlük. Bir kitabın hayat kurtardığına şahit oluyorduk. Bir masanın başında 4 kadın tütüyordu. 3,5 da olabilir. Cinsiyette pazarlık makbul. Burada eylemleri ikiye ayırıyoruz. Soylu eylemler. Şu an ayırmaktan vazgeçtik. Soylu eylemler yeterince saçma oldu.