expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

22 Mayıs 2011 Pazar


koştum koştum galata’ya karnından sarıldım. nefes alıp verdikçe onunla beraber yükselip alçaldım.burada tutunmak çok kolaydı. akşamın üstü oldu, karaköy’ün bir bayır aşağısına adımlarımı vura vura indim. küçük bir kral kaldırım taşının kenarına işiyordu. asil asil işiyordu kral, ben pat pat iniyordum. avucumda tuttuğum mozaik taşındaki yünan tanrısı terliyordu. serinlesin diye denize taşıdım. saçları uçuştu biraz. bıyıkları dalgalandı.
her yana hava dolmuştu. ne kadar çok hava var gibi bir cümle kurdum. karşılıklı susmaktan ilk defa sıkılıyordum. araya havayı soktum. sonra ışıklar yandı. ışıklar yandı dedin, araya ışıkları soktun. başbaşa kalmaktan mı korkuyordu insanlar?
tamam.
bir şey yok. sakinim. bekleyebilirim. ben de kalabilirim. kabullenebilirim. alışabilirim. şaşırmayabilirim. gözümü kısmadan ışığa bakabilirim. başım dönmeden derin nefes alabilirim. köşeyi döndüğümde gövdene rastlarsam konuşabilirim. ellerimi göğsüne dayayıp sırtını kendime çevirip itekleyebilirim. sürdürebilirim. cesaret almak için laf satabilirim. vapur yanaştığında, sürme iskeleyi kullanmadan kıyıya çıkabilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder