expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

3 Mayıs 2010 Pazartesi

mevsimlerimiz denk değil

odanın içine rüzgar girebildiği bir vakitte ve dalgalanan perde sesi varsa içeride, beni uyandırma. ağlayarak uyanmaların hissi gitmez. çimenlere gidelim. artık yeşil şeylerden konuşalım. bazıları şapka giymeyi sever ve bir öğleden sonra, buğday saçlı bir kızın peşinden, sahile yüzmeye gidebilir, benzincideki işini temelli bırakıp. galiba çayırların ortasındaki fabrikaya yeşil o kadar da yakışmıyor. biliyor musun, her şey ıslanır. sanılanın aksine herkesin bir hikayesi yoktur. bazıları, başkalarınınkini dinlemek için uzun yollar göze alır. büyük ayaklı güzel kadınların, kemikli elleri ,büyük yüzleri hareketsizken de seyredilebilir. Bazıları, seyredilmek içindir.

senin mevsiminde meltem rüzgarları bitiyor. sam yeli başlıyor, yaprak fırtınasıymış, kara erik fırtınasıymış oluyor da, benimkinde fırtınanın adı neden kestane karası, neden ağaçların suyunun azalması zamanı. ha tabi, seninki meyvelerin olmasına eş gelirken, benimkinde sade üzümler kızarıyor dersen, evet, öyleymiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder