expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

6 Ekim 2014 Pazartesi

Bir hikaye var. Sesi siyahlı beyazlı üzeri tuzdan tırtıklı bir ay çekirdeğinin tahta masada kayıp avucumun içinde yerini bulma sesi. Elim masaya, tuzu ağzıma, ağzım gülerken sallanan omuzlarına. Oysa ki bir akışı durdurmak istememiştim. Tuza bulanasım olduğundan değil.
Bir şeyler sunarkenki cömertliğin, böyle meyve ve yemiş gibi şeyler. Yaşından büyük ve olmaz yere metanetli yapıyor seni. Dize uzanacak bir eli esirgerken de tutumlu yapıyor lüzumsuz. Görülecek bir zamana kapanan gözün yok yere duyarsız yapıyor. Bakışının yarısı yere yarısı bana. Lafının çoğu havaya. Dumanın arkana. Başın önüne. Ayağın ayağının üzerine. Yanın duvara.
Yine bir üçleme yapıyoruz farkında değilsin oysa. Elin kağıda, kağıt ağzıma, duman havaya.
Farkında olsaydın, önün arkana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder