expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

29 Nisan 2011 Cuma

başımı bir duvara yaslıyorum. boynumu hafifçe geriye kırıyorum. çenem öne çıkıyor. bir kahkaha nefesi üflüyorum. kah kah. çok şık oluyor.
 
hayır sabah olamaz, git bana çalı çırpı topla, daha ateş yakacağım. iliklerimiz ısınacak, kemiklerimi yoklayacağız. sen omurumu söküp kucağında sallayarak uyutacaksın. ikimizde rahat birer nefes alacağız. sonra nefesleri değiş edeceğiz, sen benimkini yutacaksın, ben seninkini. Belki benimkini vermeden kendininkini de yutacaksın, ben nefessiz kalacağım ya da dilinin altında saklayıp bana şaka yapacaksın. Ben şaka sevmezliğimden inatla geri almayacağım, fazla nefesten boğulacaksın. Üstünde hava kabarcığından çiçekler bitecek, nefes fazlasından yok olacaksın. Biz de elimizi çenemize götürüp kederli ama bilmiş laflar söyleyeceğiz. Sen en az olmuşken, yoka varmışken, herşeyin fazlası zarar diyeceğiz.
 
Ben bir fotoğraf çektirecektim, duvara yaslı, neşeli, gülerken. Yine seni öldürdüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder