expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

3 Mart 2010 Çarşamba

aynalı kelimeler

bugün dışardan aynalı büyük bir binadaydım. dışardakiler nanik yapıp, sokağa çağırmasınlar diye, ayna sarmışlar beline. güneş aynayı sever ama, ona bakıp bekledim buyur etsinler hadi diye. seni gördüğüm yerin tahta kapısı vardı, zili yoktu. içeri girmek için, üzerindeki metal eşyaları değil, karar veriyordun. çocuk zamanlarımızda parkta karşılaşsaydık, ben salıncakta çok da yukarı çıkmadan sallanırken, sen kaydıraktan en dibe tek seferlik kayıp, parktan koşarak uzaklaşırdın.taş toplamaya. koşarak uzaklaşmak, kaçmanın sevdirilmeye çalışılmış halidir. 
İçinden deniz geçen şiirler okuyorum., şimdi daha çok ıslak kelime biliyorum. sen bana yazı kattın. kutu kutu kelime sattın. kelimelerin ederini hala hesaplayamadım. ödeşmesek de olur, baş parmağın para saymaktan aşınmamıştır. suyla ne derdim var bilmiyorum ama içimde kurumayan bir nem taşıyorum. küçükken altını değil, içini ıslatanlardan bir kaç kişi tanıyorum. zamanında güneşe bırakılmamış çocukluklar, şimdi bellerine kadar camlardan sarkıyorlar. hepsi rüzgarları özlüyorlar. Ve farkettim ki zaman gelecek, aklımı uyuttuğumu düşüneceğim bugün için, normalin topraklarına kesin dönüş yaptım ya hani, sakinleşeceğim. meğer, densiz saatlerde uyanan bir aklımmış, ve sade, o zaman/tek dalga boyu, ayık kalmış. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder