expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

21 Aralık 2009 Pazartesi

haller

Çeşitli icatlarım oldu. Sıkılmanın çeşitli yollarını, çeşitli şeylerden sıkılmayı uydurdum. Türkçesi yetersiz bir kırma bana uydurukçu dediğinde, kelimeyle tesadüfen karşılaştığını bilemezdim ya, o günden sonra belki , daha çok sıkılmayla tanıştım. İlk kez dinleyip aşık olduğum şarkıyı, 2. kere de alıştım sanıp, 3. kerede mide bulantısı kıvamında buldum. Çok şey hissetmedim, bulduğum kırıntıları da iç kurumlarıma katmaya çalışırken , sıkıldım. Karın boşluğumda gittikçe yuvarlaklaşan dünyam, dış etkenlere maruz kalmaktan kaçamadı, müziğe göre yazdım. Varlıkların gaz haline inanırken, var olanlardan rahatsız olmak gibi tezatlara düştüm, düştüğüm anlaşılmasın diye yerden bir şey alıyormuş gibi yaptığım da oldu. İlk defa kapatabileceğim bir kapı verdi, yalnız açıkken uyuyabiliyorum. Diğer kelimeleri daha az kullanmamın sebebi, tutkusuzluğun nasıl hecelendiğini hepsinden iyi bilmem. Sevdiğim tatlar da değişti ama karakterim sabit fikirlilik giydi. Yürürken birden durmak hoşuma , bu sayede zamandan dakika çaldığıma inanmam komiğime gitti. Önemli olan vasat da olsa hayata bir düzen getirmek dediler, düzensizliğe alışmak kolay olmasa da faydalı gibi. Hayran olduğum biriyle ortak noktam olsun diye sırt üstü yatmaya alıştım. Kulağımı acıtan küpemi de çıkarmıyorum. Her şey uyuyana kadar, uyuduktan sonra rüya başlıyor ve iri taneli damlalar düşerken birden aynı masada oturuveriyorsunuz, herkese rüya tavsiye ediyorum. Uğur böcekleri, dilenciye verilen sadaka yada sonunda size dönen iyilik çemberi falan yok gibi görünüyor ama tesadüfleri kim inkar edebilir ki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder