expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

21 Aralık 2009 Pazartesi

kollar

herhangi bir şeyi, aslında her şeyi, salakça bulma kolaylığı gösteren birinin tutunması, onca vasatlık içinde herkeslerden huzurlu durması. öteye geçmemeye yemin etseydik eğer bizde, ilerisinde gözümüz olmasaydı, hayatımızdaki en önemli ve yeterli şeyi iki nefes tütün yapmayı becerebilseydik. sarkıtılıp unutulan kollar, olmak istediğim yer, orası. hafif olmalıydı başımız, fikrimiz.karnımızı şişiren havanın farkında olabilmeliydik, yalnızca kötü kokanlar burnumuzu hatırlatmamalıydı. kulağımızla, tenimizle, dilimizle düşmeliydik sokaklara. sadece gördüklerimiz yer etmemeliydi zihnimizde. bize sırf o kalmamalıydı, böceklenmiş aklımız. hakkını vermeliydik hem, etten kemikten bedenimizin. taşıdığımız çantadan farkı olmalıydı baş parmağımızın. unuttum ayağımı, dizimi, ensemi, kulak arkamı. bakmadım iyiler mi, beni bi yere çekmek isterler mi. aklımı pamuk yastıklarda yatırdım, rahat olsun istedim, bana rahat versin. iyi olmak istedim.arsızlaştı zihnim. daracık kumaşlara doladı gövdemi. kolyeler, bilezikler kondurdu demirden, soğuk, ağır.öyle istermiş, güzel görüneyim dermiş. ayaklarım toprağa değmek istermiş, sosyal zihinler ayakkabı giyermiş. burjuva beynim, zorla topuklu papuçlara bindirmiş. aşk değil bu, peşine düştüğüm. avucunda bir bilye gördüm, çocuk aklı rengini bilmek isterim. gözüm doyar mı gördüğüme, aklım susar mı azına, sadene. aynı kaldırımda yürüyen insanlar arasına duvarlar sermişler, herkes bilmiş. siz ağaçlar dikmişsiniz, kızamadım. eksiğin anlamı olsun diye tamam yapmaya çalışmamışsınız. ben küçük yaşamak istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder